9 Ekim 2013 Çarşamba



Kafam şişti. Gözlerim açık kalmakta zorlanıyor. Adeta büyük bir savaş veriyorlar benimle. Neyse mevzu benim gözlerimin yorgunluğu değil. Aklıma gelmişken gözlerim güzeldir benim. Biraz kendimi övmeye ihtiyacım var bu aralar. Yeşil, hüznünü en gerilere saklamayı başarmış gülümsüyorum, hayat fevkalade numarası çeken gözlerim var.

Kafamın içi sabahtan beri yetiştirmek uğruna şu aptal sandalyeye yapışmayı göze aldığım ders notları yüzünden tuhaf garip bir halde. Ödevlerle ilgili düşünmem gereken o kadar çok şey varken ben nasıl hala sevmeyi öğrenememiş seni düşünüyorum? İşte bunu bir türlü almıyor aklım. Yeşil çay. Soğumuş.

Düşünmem gereken bir sürü şey var. Ve sen asla onlardan biri değilsin. Lütfen bir çekip gider misin?

Evde bir hareketlilik var şimdi. Evet. Bekliyorum, kapanan kapıların ardındaki son ışıklarda söndü. Şimdi ben varım bir. Bir de dolunay. Hava çok sıcak ama pencereyi açıp yatmaya korkuyorum. Yarasalardan. Biraz hırsızlardan. Ama en çok yarasalardan korkuyorum. Hırsızlar korkutmuyor artık. Hırsızlara dair tüm korkularımdan senin sayende arındım. Teşekkür ederim. Bundan sonra geleceklere çalınacak bir şey bırakmadığın için endişeye mahal olan bir durum mevzu bahis değil artık. İçin rahat olabilir.

Mr. Wrong. evet evet. sen benim sadece Mr. Wrong’um olabilirsin. Umarım birgün unutulup gidebilirsin.

Çünkü aslında supermanlar gerçek değil. Oysa gerçek olabileceklerine inanmaya hiç bu kadar yakın hissetmemiştim ben kendimi…

supermanlar… Gerçek olabilirler mi yeniden?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder