26 Eylül 2013 Perşembe


Sen düşünü düşüme, başını göğsüme yasla gönül

Gönül, hep aradı durdu
Sonunda imkansızın kıyılarına vurdu
Gönül, hiç usanmadı, hiç uslanmadı

Hep acıtana kondu

Aradığım ne kaldıysa inan buna gönlüm dünden de uzakta

***

Yina ağzıma çalınan 1 parmak bal ile kendimi bir şey sandım, seni bir şey sandım, bizi bir şey sandım... sanırım hiç akıllanamayacağım...










12 Eylül 2013 Perşembe



"garip-güzel-heyacanlandırıcı..." demiştin, benim için mi yoksa dinlemeye doyamadığım Edith Piaf için miydi o cümle? Sanırım hiç bir zaman öğrenemeyeceğim....
Olsun...
Sen yine de Piaf dinlemekten vazgeçme....




4 Eylül 2013 Çarşamba




Nasıl güzel sitem etmiş... Bende böyle yumuşacık sitem etmek istiyorum... Çünkü bazı insanlara kızamazsınız. Kızmak, kızabilmek için çıldırırsınız ama olmaz. Bir duruşu, bir gülüşü gelir aklınıza tüm kızgınlığınız uçar gider, bulutları aşar gider, evreni terk eder... En azından bende öyle oluyor.


Turning slowly
Looking back, see
No words can save this
You're broken and I'm pissed
Run along like I'm supposed to
Be the man I ought to
Rock and Roll sent us insane
I hope someday that we will meet again

Umarım bir gün tekrar karşılaşırız...








Bizim için kocaman fedakarlıklar yapmaya hazır insanları hayatımıza kabul etmek, güvenlik çemberimizin içine dahil etmek nasıl bu kadar zor ve imkansız olabiliyor? Buna rağmen kalbimiz defalarca kırsa da bir gram üzüntü duymayacak, yalandan "kötü bir niyetim yoktu. üzgünüm. gerçekten" cümlesini kuranlara kapımızı sonuna kadar nasıl açabiliyoruz? Yoksa biz kaşınıyor muyuz?

işin esprisi bir yana bazen mutlu olmayı gerçekten istemediğimiz düşünüyorum. ya da mutlu olmaktan gerçekten korkuyoruz. üzüntüye hüzne o kadar alışmış ki doğamız; ne olduğunu bilmediğimiz o mutluluk denen duygu durumundan korkuyor ve çılgıncasına kaçıyoruz.

sonra yalnızlığımızın faturasını kendimiz hariç her şeye, herkese kesiyoruz... 






"Dünya aramızda kalsın, tarih aramızda kalsın, kelimeler aramızda kalsın" 
                                                                                  -Murat Menteş 


Aslında düşününce evet, dünya aramızda... Dünyalar kadar aşılmaz anlamsızlıklar var aramızda. Gelmek isteyip gelememek, gitmek isteyip gidememek. İşte her şey bu yüzden.

Evet, kelimeler var aramızda senin için küçücük kalbimden dökülen sana  kurduğum ama san ulaşmayı bir türlü başaramayan, sözlükler dolusu kelimeler.... Defterler dolusu cümleler...





yeni türkü-fırtına




Sokaklarınız, sokaklarımız hep denizlere çıksın...